ROBERT WALSER..

‘tanınmayan biri olarak kalmak istiyorum.. birileri illa da bana dikkat etmek istiyorlarsa , etsinler , ama ben bu dikkat edenlere hiç dikkat etmeyeceğim.. bugüne kadar kitaplarımı asla zorlamayla yazmadım.. çok yazmak , eserin zengin olacağı anlamına gelmez.. ikide bir önceki kitaplarımdan söz edip durmasın kimse.. onların değeri abartılmasın , yaşayan walser kendi verdiği kadarıyla alınsın , o kadarıyla kabul edilsin..’

ROBERT WALSER..

‘daima.. küçük , kayıp bir  kuzu gibi yalnızdı..insanlar ona nasıl yaşayacağını öğrenme konusunda yardım ederek eziyet çektiriyorlardı.. çok korunmasız görünüyordu.. küçük bir oğlanın , tek başınalığı göze çarpmasına neden olduğu için sopayla yakalayıp dalından kopardığı bir yaprağa benziyordu.. başka bir deyişle , eziyeti davet ediyordu..’

ROBERT WALSER..

‘kimseye dilemezdim ben olmayı

ancak ben katlanabilirim kendime..

bu kadar bilmek , bu kadar görmek ve

hiçbir şey hakkında , hiçbir şey söylememek..

ROBERT WALSER (Şiir Çeviri : Esen Tezel..)

‘biliniz ki beyefendi , yaklaşık on yıl önce ürettiğim her şeyin taslağını , çekine çekine ve hülyalara dalarak , önce kurşunkalemle yapmaya başladım , bu da elbette yazma sürecine , neredeyse devasa boyutlarda , bıktırıcı bir yavaşlık yüklüyordu.. son derece tutarlı ve adeta bürokratik bir kopya sistemiyle at başı giden kurşunkalem sisteminden gerçek bir azap çekiyordum ama bu işkence bana sabrı öğretti , öyle ki sabretme sanatında usta oldum.. bir metnin kaleme alınması çevresinde doğan böylesi bir bilgiçlik gösterisini gülünç bulacaksınız belki de.. bununla birlikte kurşunkalem yöntemi benim için bir anlam taşıyor.. bu satırların yazarına dönecek olursak , gerçekten de öyle bir an geldi ki dolmakaleme karşı ürkütücü , korkutucu bir tiksintiye kapıldı , size zar zor tarif edebileceğim bir ölçüde bıktı , kullanmaya başlar başlamaz büsbütün aptallaşıyordu , bu dolmakalem nefretinden kurtulmak için kurşunkalemle karalamalar yazmaya , taslaklar hazırlamaya , gırgır yapmaya koyuldu.. bana kalırsa kurşunkalem yardımıyla daha iyi oynayabiliyor , daha iyi yazabiliyordum : işte asıl o  zaman yazmanın hazzı can buluyormuş gibi geliyordu bana.. sizi temin ederim ki dolmakalemle (berlin’de başladı bu mesele) elimin gerçek anlamda başarısızlığa uğradığını yaşadım , bir tür kramp , bir tür kıskaçtı bu , kurşunkalem kullanmak zar zor , ağır ağır kurtardı beni bundan.. güçsüzlük , kramp , boğulma her zaman hem bedensel hem de zihinsel bir şeydir.. bir bakıma yazıya , yazının dağılıp bozulmasına yansıyan bir harap olma döneminden geçtim demek.. yazdıklarımı kurşunkalemle kopyalayarak ancak , yazmayı yeniden öğrenebildim , tıpkı küçük bir çocuk gibi..’

ROBERT WALSER..

(Max Rychner’e yazılmış 1927 yılına ait bir mektuptan..)

‘İSVİÇRELİ AYLAK..’

‘bu iki sözcüğün yan yana gelmesi  ,  bir tamlama olması , insanı şaşırtıyor , değil mi..

bazı yazarların adlarını yıllarca , on yıllarca işitirsiniz , giderek bir iki kitabını alıp kitaplığınıza koyarsınız ama okumak bir türlü kısmet olmaz.. robert walser konusunda ben bunu yaşadım.. ancak birkaç hafta önce elimi attım yıllardır yanımda gezdirdiğim jakob von gunten romanına.. sonra birkaç kitabını alıp karıştırdım.. şaşırdım.. isviçre’den de bir aylak geçmiş meğer.. yalnızca aylak bir  adam değil , aylak bir yazı varmış bu düzenli , kurallı insanlar beldesinde.. o romanından öbürlerine , yazmış olduğu yüzlerce sayfaya  sürüklendim.. sanki bir anafora kapıldım.. yürümekten ve yazmaktan başka hiçbir işe yaramamış bir garip.. yürür gibi yazmış.. yazar gibi yürümüş.. kendisi yürüdükçe bütün dünyanın yürüdüğünü duyumsayan , köşesine çekildiğinde yazısıyla / yazısında yürüyen bir yazar.. yürümek , yazmak , dön baba dönelim oynamakla yetinmek istemiyorsanız , durmadan mesafe almak uzaklaşmak demektir.. dışarıya da yansıyan , giderek dış yaşamınızı da belirleyen bir iç yolculuktur.. bir kişi daha uzağa gitmek isterse , uzaklara gitmeyi göze alırsa , sonunda gözden kaybolacağını bilmelidir..elbette , gözden kaybolabilmek için önce görünmek / görülmek gerek , göze girilemese bile.. bana sorarsanız , böyle düşünmüş robert walser.. yazısı da , yaşamı da bu çizgiyi izlemiş..

……

robert walser’in yazınsal yaşamının bundan önceki dönüm noktası ise 1918 yılında ‘mikrogram’ diye bilinen yazma biçimini bulmasıdır.. ekşi sözlükte bu deyimin minikyazı olarak türkçe’ye aktarıldığını gördüm.. hiç fena değil doğrusu.. minik güzel harflerle yazdığı 526 belge ortaya çıkarılmış , o öldükten çok sonra.. walser , 1918 yılında mürekkepli kalemle yazmanın kendisinde gerginliğe yol açtığını düşünerek kurşun kalemle yazmaya başlar.. kurşun kalemle yazdıklarını daha çok müsvedde gibi değerlendirip mürekkepli kalemle temize çeker önce.. daha sonra kurun kalem tek yazı aracı olur.. ölümünden sonra bulunan yazılar düz boş kağıtlardan çok takvim yapraklarına , faturaların , vergi ödeme kağıtlarının , kartpostalların boşluklarına , dergi sütunlarının aralarına yazılmıştır.. güzel yazı ustası walser mikrogramlarında ‘kurrentschrift’ denilen özel bir yazı türüne başvurmuştur.. yazılar çok sık kaleme alınmıştır.. harflerin zaten kısa olan boyu da gittikçe kısalmış , bir iki milimetreye inmiştir.. 526 mikrogramın çözülmesi yıllar almış ve ancak 1972 yılında yayımlanabilir hale getirilmişlerdir.. robert walser’in varlığından hiç söz etmediği ünlü ‘haydut’ romanı da bu mikrogramların arasından çıkmıştır..’

‘İSVİÇRELİ AYLAK’ , OĞUZ DEMİRALP..

‘Daha fazlası için KİTAP-LIK Aylık Edebiyat Dergisi (YKY Yayınları) ,  Eylül 2010 , Sayı 141..’

(kendi isteğiyle 30 yıldan fazla uzun süre akıl hastanesinde yatan robert walser kendine has yazı tarzıyla 560 sayfayı aşan yazılar yazmış , ölümünden sonra özel aletler sayesinde çözümlenen bu yazılardan çok sayıda roman , öykü ve denemeler çıkmış.. walter benjamin , herman hesse başta olmak üzere , kafka-musil ikilisini ve onların ekolünü takip edenlerce robert walser’in eserleri ve kişiliği çok önemsenmiştir.. türkçeye sadece bir eseri çevirilmiş ama o da piyasada bulunmamakta maalesef.. dilerim ki en kısa zamanda tüm eserleri türkiyeli okurlara kazandırılır.. kitap-lık dergisinin 141. sayısında kapsamlı yazılar var walser hakkında.. kaçrılmaması gereken bir sayı tabi onu da bulabilirseniz..

Crockett..)

Comments are closed.